Müzikseverler olarak şarkıları birer öykü anlatımı olarak dinleriz. Müzik ise, vokaliyle sözlü mesajı ileten şarkıcının arkasındaki armonik uyumu aktaran yardımcı aktör gibidir.. Caz standartları yola çıkış itibariyle bu anlatı biçiminin temellerini atmıştı, yani, günümüzdeki popüler şarkı formunun ilk örnekleri 20. yüzyılın başından itibaren bugün büyük caz tarihinin ilk adımlarının içinde kabul edilir. Zaten çoğu yaşlı cazseverin ‘caz o yıllar dünyanın en çok dinlenen müziği idi, radyolar hep caz çalardı’ diye hayıflanmasının ardında yatan da bu idi, yani, aslında onlar kendi dönemlerinin pop şarkılarını dinliyorlardı.
Caz ne zaman Charlie Parker bop kuşağı ile makas değişimine gitti caz tarihi de şarkının ardına gizlenmiş müziği alıp öne çıkardı ve hem müziğin sözlerle sınırlı ifade kapasitesi arttı hem dünyanın önünde yeni bir yol açılmış oldu.
Bunları Saxophone Summit topluluğunun yayınladığı 2019 tarihli “Street Talk” albümünü dinlerken yazıyorum.
Ünlü müzik firması Enja’dan çıkan albümdeki kadronun ilk hali tam bir ‘supergroup’ idi. Grubun ilk halinde tenor saksofon ustası Michael Brecker, tenor ve soprano saksofon ustası David Liebman (ki bu önemli sanatçıyla daha çok yeni Cazkolik’te röportajımız yayınlandı) ve tenor saksofonun bir diğer önemli ismi Joe Lovano idi.
Brecker’ın genç yaşta ölümünün ardından gruba önce altocu Greg Osby katıldı, 2017 yılındaki yaz turnesinden itibaren de John Coltrane’in oğlu Ravi’yi dahil edildi, bu şekilde, bir nevi gönül borcunu da ödemiş oldu topluluk zira yayınladıkları ilk albümde baba Coltrane’in çığır açan kariyerine gönderme yaptıkları müzikler vardı.Elbette bu önemli albümde üç saksofon ustasına davulda Billy Hart gibi bir efsane, piyanist Phil Markowitz ve basçı bir diğer efsanevi isim Cecil McBee katılmıştı.
Şu an playerda halâ albümün müzikleri dönerken ben bir yandan müzikal anlatımın oluşturduğu ses örgüsü üzerine düşünmeye devam ediyorum. Biz müzikseverler eğer sadece şarkı formuna takılıp kalsaydık günümüzün armonik zenginliğine mümkün değil erişemezdik.
Bugün pop sektörü sürekli yeni ‘hit’ şarkılar peşinde. Bir kere giyip attığımız eşyalar gibi dinliyoruz bu şarkıları ta ki bir yenisi dilimize takılana kadar. Şarkı havuzu içinde milyarlarca şarkı ve ama suyun üzerinde kalabilen sadece bir avuç şarkı!
Klasik müzik yüzyıllardır niye hâlâ dinleniyor?
Çünkü başlı başına bir anlatım formudur. Senfoniler roman gibi ilerler. Caz ise modern çağın vakti sınırlı insanına kompakt ve girift armoniler hediye ederken içine anlık ‘improvization’larla yaratıcılığı da dahil eder.
Müzik, birbirinin kopyası gibi görünen sözlerle daha iyi formlara ulaşamaz ama caz gibi, çağdaş klasikler gibi yeni formlar bu ilerlemeyi sağlar.
Saxophone Summit gibi bir topluluk ve müzisyenlerin ardında yatan yeni formlara dair merakın ardında bu ve benzeri sebepler vardır.
Bu tür müziklere tahammül göstererek dinlemekte ısrar etmek bir çeşit huni gibidir, boğazı dar görünür ama doldukça neyin dolduğunu anlarsınız. Günümüzün haplaştırılmış müzikleri yerine saf olan icralardaki samimiyeti tercih ederseniz eğer müzikal olarak kazançlı çıkacağınız kesindir. İşte, o zaman biz de aramıza hoş geldiniz deriz.