Şeker Portakalı
Yazar: Jose Mauro de Vasconcelos
Çeviren: Emrah İmre
Yayınevi: Can Yayınları
Bültenden: Çevresindeki yoksulluğa hayalleriyle meydan okuyan afacan Zezé, ailesi maddi imkânsızlıklar nedeniyle yeni bir eve taşındığı zaman orada karşılaştığı ilk canlıyı bir şeker portakalı fidanını arkadaş edinmeyi başarır. Bu fidan onun sırdaşı ve yoldaşı olacaktır.
Brezilyalı yazar José Mauro de Vasconcelos’un, “Yirmi yıl içimde taşıdım,” dediği ve on iki günde yazdığı Şeker Portakalı, okuyan herkese saflık, şefkat ve acı konusunda dersler vermeye devam eden bir klasik, gençlik edebiyatının yapıtaşlarından biri.
Roger Ackroyd Cinayeti
Yazar: Agatha Christie
Çeviren: Gülden Şen
Yayınevi: Altın Kitaplar
Bültenden: King’s Abbot köyündeki sakin yaşam bir anda altüst olur. Dul bir kadının şüpheli intiharı asılsız dedikodulara yol açar. Köy, ilk kocasını öldürdüğünü bilen biri tarafından kadına şantaj yapıldığı ve Roger Ackroyd’un onun gizli aşığı olduğu söylentileriyle çalkalanmaktadır. Fakat Ackroyd cinayete kurban gidince, tüm şüpheler ev halkının üstüne odaklanır. Kendini emekliye ayıran ve sebze yetiştirmek için King’s Abbot köyüne yerleşen, Hercule Poirot, istemeden cinayete el koyar ve şeytani bir zekaya sahip katili yakalamaya çalışır.
Aylak Adam
Yazar: Yusuf Atılgan
Yayınevi: Can Yayınları
Bültenden: Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı, yayınlandığı günden bu yana edebiyatımızın en sevilen, üzerinde en çok tartışılan romanlarından biri oldu. Roman, 60’lı yılların başında bizimle birlikte tüm dünyada da konuşulmaya başlanan kentli aylak aydın bireyi konu alıyordu. Bugün artık çağdaş klasiklerimiz arasında yer alan Aylak Adam’ın dikkat çektiği entelektüel sorunlar güncelliğini koruyor.
Simyacı
Yazar: Paulo Coelho
Çeviren: Özdemir İnce
Yayınevi: Can Yayınları
Bültenden: Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun üçüncü romanı. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlana’nın ünlü Mesnevi’sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir “klasik” yapıt haline geldi.
Simyacı, İspanya’dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir “nasihatname”; “Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın? Gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu.
Parasız Yatılı
Yazar: Füruzan
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Bültenden: “Füruzan’ı okumakla Türk insanının daha derinden tanımak olanağını bulur okur. O konunun içine girer, katları birbirinden ayırır. Böylece sosyal ve tarihsel temele inen bir bakış getirir. Sözü edilen temelin önemini onun dünyasında her yerde duyumsamak mümkündür; onun için önemli olan, tek tek insanlardır ve onların toplumsal geçerlilik kazanan kaderleridir.”
Die Prese – Viyana
Efruz Bey
Yazar: Ömer Seyfettin
Yayınevi: Timaş Yayınları
Bültenden: “Herkes seni, bizzat kendi kadar, tanır Efruzcuğum! Bugün hiç kimse sana yabancı değildir çünkü sen ‘hepimiz’ değilsen bile ‘hepimizden bir parça’sın…”
Efruz Bey’in merkeze alındığı beş farklı hikâyeden oluşan romanda II. Meşrutiyet’in ilanını izleyen dönemin hareketli siyasal ve kültürel ortamı tüm canlılığıyla gözler önüne serilir. Ömer Seyfettin başkahraman Efruz Bey’in özgürlük, Türkçülük, serbest girişimcilik, eğitim sistemi ve dil meselelerine dair düşünceleri üzerinden dönemin farklı ideolojilerini ve onların taraftarlarını mizahi bir dille eleştirir. Her ne kadar zaman, mekân ve konular değişmiş olsa da günümüzden tam yüz yıl önce yazılmış olan bu küçük romanda dile getirilen eleştiriler günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Mevcut durumun değişen dengelerinden faydalanmaya çalışan ve “günün adamı” olarak niteleyebileceğimiz Efruz Bey romanın tefrika edilmeye başlanmasından yüz yıl sonra bugün hâlâ içimizden biri hâlâ “hepimizden bir parça”dır.
Semerkant
Yazar: Amin Maalouf
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Bültenden: Amin Maalouf, Doğu’ya, İran’a bakıyor. Ömer Hayyam’ın Rubaiyat’ının çevresinde dönen iç içe iki öykü… 1072 yılında, Hayyam’ın Semerkant’ında başlayan, 1912’de Atlantik’te bit(mey)en bir serüven… Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran’ın tarihinin de okunuşunun öyküsü / tarihi …
İnce Memed I
Yazar: Yaşar Kemal
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Bültenden: Otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü, düzene başkaldıran Memed’in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukorava’nın öyküsüdür. Yaşar Kemal’in söyleşiyle “içinde başlakdırma kurduyla doğmuş” bir insanın, “mecbur adam”ın romanı. Abdi Ağa’nın zulmüyle köyünü terk etmek zorunda kalan Memed, Ağa’nın yeğeniyle evlendirilmek üzere olan Hatçe’yi kaçırır.
Abdi Ağa’yı yaralayan, yeğenini de öldüren Memed eşkıya deli Durdu’ya katılır, ancak kıyıcığına katlanamadığı Deli Durdu’dan iki arkadaşıyla birlikte ayrılır. Memed, sıradan bir köy çocuğuyken, zulmedenler için eşkıyaya, köylüler içinse bir kurtarıcıya dönüşür.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Yazar: Stefan Zweig
Çeviren: Gülperi Sert
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Bültenden: Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun “gönderen”inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: “Sana, beni asla tanımamış olan sana”. Kadın büyük tutkusunu hep bir “bilinmeyen” olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde “taraflar” değil, sadece tek bir “taraf” vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda “mutlak aşk” kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal!
Sis ve Gece
Yazar: Ahmet Ümit
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Bültenden: İstihbarat teşkilatının mesleğine aşkla bağlı elemanı Sedat’ın hayatı üst üste gelen musibetlerle altüst olmuştur. Babası gibi sevdiği amiri Yıldırım’ın öldürülmesinin şokunu atlatamadan kendisi de suikasta uğrar. Tüm bunların üstüne yegâne yaşama sevinci olan Mine’nin kaybolmasıyla hayatı tam bir cehenneme döner ancak pes etmez, sevgilisinin peşine düşer.
“Sis ve Gece” olgun bir yazardan izler taşıyan üslubuyla şaşırtıcı bir ilk roman. Ahmet Ümit’e parlak bir kariyerin kapısını açan roman uzun vadede yazarın imzasına dönüşecek olan tüm temaları barındırıyor; arka sokaklarda kaybolan yaşamlar, azınlıklar, mezar taşlarının silinen yazıları gibi hayatımızdan sessiz ve çaresizce çıkan “ötekiler.”
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Yazar: J. D. Salinger
Çeviren: Coşkun Yerli
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Bültenden: Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater’ı ve Ackley’i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice’i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.
Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger’ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler… Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield’in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger’ın.
1993’te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963’ten bu yana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.
Sineklerin Tanrısı
Yazar: William Golding
Çeviren: Mina Urgan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Bültenden: “Sineklerin Tanrısı”, günümüzde bir atom savaşı sırasında, ıssız bir adaya düşen bir avuç okul çocuğunun, geldikleri dünyanın bütün uygar törelerinden uzaklaşarak, insan yaradılışının temelindeki korkunç bir gerçeği ortaya koymalarını dile getirir. Konusu, R. M. Ballantyne’ın Mercan Adası gibi eşsiz bir mercan adasının cenneti andıran ortamında başlayan bu roman, çağdaş toplumlardaki çöküntünün, insan yaradılışındaki köklerini gözönüne sermek amacıyla Mercan Adası’ndaki duygusal iyimserlikten apayrı bir yönde gelişir. Uygar insanın yüreğinde gizlenen karanlığı deşerken “Sineklerin Tanrısı”; daha çok Conrad’ın kısa romanı “Karanlığın Yüreği”ni andırır. Golding’in romanındaki çocuklar da başlangıçta tıpkı Kurtz gibi, uygar toplumun baskılarından uzak bir örnek düzen kurmak isterlerken, gitgide hayvanlaşır, korkunç bir kişiliğe bürünürler. Bu yönüyle Sineklerin Tanrısı’nın Mercan Adası ile öbür ıssız ada serüvenlerinden ayrıldığı en önemli nokta, ıssız ada yaşamının çetin güçlüklerini ya da mutluluğunu anlatmaktan daha çok, bir insanlık durumunu, kişiler arasındaki çatışma aracılığıyla ortaya koymaya çalışmasıdır.
-Akşit Göktürk-
Bülbülü Öldürmek
Yazar: Harper Lee
Çeviren: Ülker İnce
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Bültenden: 1960 yılında yayımlandığından bu yana bütün edebiyatseverlerin gönlünde özel bir yer edinen, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek Amerika’nın güneyinde yaşanan ırkçılığı ve eşitsizliği bir çocuk kahramanın, Scout Finch’in gözünden anlatıyor. Harper Lee, kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout’un büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor. Bir “zenci”nin haksız yere suçlanması üzerinden gelişen olaylar; önyargılar, riyakârlık, sınıf ve ırk çatışmalarıyla beslenen küçük Amerikan kasabasının sınırlarını aşıp, insanlar arası ilişkide adaletin ve dürüstlüğün önemini anlatan evrensel bir hikâyeye dönüşüyor. Etkileyici gerçekliğiyle ürperten, “insani” vurgusuyla sarıp sarmalayan, çağdaş dünya edebiyatının en önemli örneklerinden biri olan bu klasik roman, Ülker İnce çevirisiyle tekrar Türkçede.
“İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.”
Fareler ve İnsanlar
Yazar: John Steinbeck
Çeviren: Ayşe Ece
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Bültenden: Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan John Steinbeck’in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir kesitindeki dramı insani ayrıntıları kaçırmadan sergilerken, “tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun” türküsünü dillendirir. Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir. Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small’un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında. Kitabın ismine ilham veren Robert Burns şiirindeki gibi; “En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider…”
Yaban
Yazar: Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Bültenden: Kendi dönemi içindeki gerçekçilik anlayışına uygun olarak yazılmış olan Yaban’da Yakup Kadri, I. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte Sakarya Savaşı’nın sonuna kadar olan sürede bir Anadolu köyünde, köylüleri, köyün durumunu, Milli Mücadeleye ilişkin tavırlarını bir aydının gözüyle verir. Yaban için “bu eser benliğimin çok derinliklerinden adeta kendi kendine sökülüp, koparak gelmiş bir şeydir” diyen yazar, bu romanda ortaya koyduğu birçok soruna daha sonra yazacağı Ankara’da cevap bulmaya çalışacaktır.
Sevda Sözleri
Yazar: Cemal Süreya
Yayınevi: Can Yayınları
Bültenden: Sevda Sözleri, Cemal Süreya’nın öğrencilik yıllarında başlayan ve ölümüne kadar devam eden şiir hayatında yayımladığı tüm eserlerin yanı sıra, dergilerde ve mektuplarda kalmış, bazısı adsız ve yarım bırakılmış şiirleri de bir araya getiriyor.
Yabancı
Yazar: Albert Camus
Çeviren: Samih Tiryakioğlu
Yayınevi: Can Yayınları
Bültenden: “Albert Camus”nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan “Yabancı”, aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir “varlık”ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi “Meursault”, bir simge kahraman değildir, “adı” olmayan bir “Yabancı”dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma… Camus’yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. “Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir,” der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.
Hayvan Çiftliği
Yazar: George Orwell
Çeviren: Celal Üster
Yayınevi: Can Yayınları
Bültenden: İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940’lardaki “reel sosyalizm”in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. Hayvan Çiftliği’nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin’i simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. Altbaşlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır.
Gurbet Hikayeleri / Yer Altında Dünya Var
Yazar: Refik Halid Karay
Yayınevi: İnkılap Kitapevi
Bültenden: “İstanbul’dan bahsedecektik. Uzakta kalanlar için İstanbul’un kaldırımları bozuk değildir, sokaklarda çamur ve süprüntü yoktur; tramvaylarda ve vapurlarda azap çekilmez. Musluklardan Terkos yerine kevser akar, sersemletici lodos ılık bir buse, dişleyici poyrazı bir serin nefestir. Bilhassa çölde onu konuşurken hep beyaz yelkenlerin kayıp gittiği şurup renkli denizler, avize gibi şıkırdayan pınarlar, ağızlarından şekerleme kadar tatlı sözler dökülen kızlar görürsünüz.” Refik Halid Karay. Memleket Hikâyeleri’nin devamı niteliğinde olan Gurbet Hikâyeleri’nde ikinci sürgünlüğünü geçirdiği Ortadoğu’yu güçlü kalemiyle resmeden Refik Halid Karay, hatıra karakterindeki satırlarıyla gurbette duyulan vatan hasretini somutlaştırarak okura taşıyor. Yeraltında Dünya Var’da ise memleketlerinin sınırları dışında yaşayan Nihan ve Nebil karakterlerine hayat verirken, aşk, yalnızlık ve macera temalarının arasında İstanbul hasretini işliyor.
Küçük Prens
Yazar: Antoine de Saint Exupery
Çeviren: Sumru Ağıryürüyen
Yayınevi: Mavi Bulut Yayıncılık
Bültenden: Antoine de Saint-Exupéry’nin ölümsüz eseri Küçük Prens’in bu özel baskısında, kitabın orijinal tam metnini ve Sumru Ağıryürüyen’in şarkı tadındaki Türkçesini, bu kez animasyon dehalarının yarattığı sinema filminin görselleriyle birlikte okuma şansı bulacaksınız. Yazarın suluboya resimlerine sadık kalarak özel Stop-Motion tekniğiyle üretilen tablo güzelliğindeki resimler, çocuklar için Küçük Prens’in dünyasına sihirli bir kapı açıyor, büyükler için de yepyeni ve benzersiz bir okuma deneyimi sunuyor. Yüzyılın başyapıtının, herkesin kitaplığında mutlaka bulundurmak isteyeceği bu rengârenk ve büyük boy kuşe baskısını Mavibulut kalitesiyle, büyük bir gururla yayımlıyoruz.
Tutunamayanlar
Yazar: Oğuz Atay
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Bültenden: ‘Tutunamayanlar’, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Berna Moran, Oğuz Atay’ın bu ilk romanını “hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı” olarak niteler. Moran’a göre “Oğuz Atay’ın mizah gücü ve duyarlılığı ve kullandığı teknik incelikler, Tutunamayanlar’ı büyük bir yeteneğin ürünü yapmış, eserdeki bu yetkinlik Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve ona çok şey kazandırmıştır.” Küçük burjuva dünyasını ve değerlerini zekice alaya alan Atay, “saldırısı tutunanların anlamayacağı, rededeceği türden bir romanla yapar.
İki Şehrin Hikayesi
Yazar: Charles Dickens
Çeviren: Meram Arvas
Yayınevi: Can Yayınları
Bültenden: Dünya edebiyatının en önemli klasik yapıtlarından biri olan İki Şehrin Hikâyesi, Paris ve Londra arasında gelişen olay kurgusuyla, tarihin en hareketli anlarından birinin, Fransız Devrimi’nin ekseni etrafında biçimlenir. Edebiyat dünyasının “Dickens’ın en büyük tarihî romanı” olarak, yazarın kendisinin ise “Yazdığım en iyi hikâye” diye tanımladıkları yapıt, Fransız Devrimi ile Terör Dönemi kargaşasında yaşamak zorunda kalan bir grup insanın özel yaşamlarını aktarırken, dönemin acımasız toplumsal koşullarını da irdeler.
Hapsedildiği Bastille zindanından kurtarılan Doktor Manette ile iş işten geçmeden İngiltere’ye göndermiş olduğu kızının on sekiz yıl sonra buluşmaları ve Londra’da yeni bir yaşam kurmaları; sevgi, dostluk, özveriyle örülmüş bu yaşamın Paris’te gelişen devrim dalgasının haberleriyle gölgelenişi, iki şehri yansıtıyor okuyucuya. Paris’teki karanlık günlerin karşısında Londra’daki aydınlık ve dingin günler yer alıyor. Ancak her iki şehir de karanlığın içinde umudu, aydınlığın içinde hüznü taşıyor.
On İkiye Bir Var
Yazar: Haldun Taner
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Bültenden: Türk edebiyatının ve tiyatrosunun büyük ustası Haldun Taner’in bu ay bir kitabı daha YKY raflarında yerini alıyor. Haldun Taner, hayata bakışındaki derin ve keskin gözlem gücü, insanı ele alışındaki olgunluk ve incelik, durumları ortaya koyuşundaki kültürel zenginlik, anlatımındaki sağlam yapı ve mizahın imbiğinden geçen ışıltılı üslubuyla klasikleşmiş bir yazarımız. YKY, doğumunun 100. yılında Haldun Taner kitaplarını yeni bir editörlükle ve özel kapaklarla ayrı ayrı yayımlıyor. İşte bu ayın kitabı: On İkiye Bir Var (öykü). Haldun Taner’in 1954’te yayımladığı iki öykü kitabından biri olan On İkiye Bir Var, 1955 yılında verilmeye başlanan Sait Faik Hikâye Armağanı’nı alan ilk kitaptı. Kitaptaki “On İkiye Bir Var” öyküsü İsviçre’deki Atlantis Yayınevi’nin düzenlediği Zaman Üstüne Öyküler yarışmasında ödül almıştı. Behçet Necatigil’in deyişiyle, yazar “dil ve anlatış ustalığını, mizah yönünü, ruh tahlillerindeki başarısını” bu kitabında da sürdürdü. Eskimeyenler arasında önemli bir yere sahip olan bu kitabı okuması oldukça keyifli.
On İkiye Bir Var, Ayak, İznikli Leylek, Bayanlar 00, 45 Marka Seksapil, Sahib-i Seyf ü Kalem, Artırma adlı öykülerden oluşan On İkiye Bir Var, yıllar sonra tekrar ayrı bir kitap olarak okuruyla buluşuyor.
Kırmızı Pazartesi
Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Çeviren: İnci Kut
Yayınevi: Can Yayınları
Bültenden: Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez’in 1981’de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya’da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruhçözümü niteliği de kazanmış oluyor.
Yazar: Edmondo de Amicis
Çeviren: Filiz Özdem
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Bültenden: Ünlü İtalyan yazar Edmondo de Amicisin 1870lerde büyük bir heyecanla geldiği ve aynı duygularla kitabını yazdığı İstanbul, bu şehir üzerine yazılmış en güzel ve etkileyici kitaplardan biridir. Amicisin müthiş gözlem gücüyle ruhunu okumaya çalıştığı İstanbul, yayımlandığı günden beri pek çok yazar ve ressam için de esin kaynağı olmuş. Tuhaflığı, güzelliğinden fazla bu şehrin insanlarına ve alışkanlıklarına, iskelelerinden kuşlarına, camilerinden sokak aralarına, çeşmelerinden meydanlarına, İstanbulun her yerine tutkulu bir merakla, hayranlıkla bakmış Amicis. Aşkla ışığına bağlandığı İstanbulun geleceğiyle ilgili olarak kaygı duymadan da edememiş İtalyanca aslından ilk kez ve eksiksiz yapılan bu çeviriye, Cesare Biseonun gravürlerinin de tamamı eklenmiştir.
Huzur
Yazar: Ahmet Hamdi Tanpınar
Yayınevi: Dergah Yayınları
Bültenden: Tanpınar, kültürümüzü bir “iç âlem medeniyeti”nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli bir ahlâkı taşıyan “mânevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş” insanlar meydana getirmiştir. Huzur’un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini “huzur”a kavuşturacak bir “iç nizam”ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hâkim olan Mümtaz’la Nuran’ın aşklarıdır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır. Huzur için, belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının “huzursuzlukları”nı dile getiriyor denebilir. Huzur, eskimeyenler kategorisinin iyi örneklerinden biri.