Bilen bilir aslında Satie’yi… Bilinmezliklerin, cevapsız kalan soruların, anlam verilmeyen, mantığa uyduramadığımız şeylerin yaratıcı bestecisidir. 1866-1925 yılları arasında yaşamış olan Fransız besteci minimalist, mizahi ve orijinal eserler ortaya çıkarmıştır.
Hani hayatımızda karşılaştığımız nadir insanlar vardır, hareketleri herkesten farklıdır; bakışları ve tarzları ne kimseye benzer ne de birisinin taklididir; işte o insanlara en iyi örnektir Satie. Hatta kendini besteci değil “ses bilimsel grafiker” olarak tanımlamış olan Satie, işinin müzikle değil tamamen sesle alakalı olduğunu da belirtir.
İki binli yıllara baktığımızda günümüz bestecilerinin de müzikten ziyade sese odaklandıklarını ve akustik bilim, ses sanatı gibi alanlarda “daha farklıyı” bulmaya ve kullanmaya çalıştıklarını görüyoruz. Örneğin, adını mucid Leon Theremin’den alan, Fazıl Say’ın da “Kainat” senfonisinde kullandığı “theremin” adlı enstrüman, manyetik alanla çalışan ve antenler sayesinde icracının fiziki dokunuşu yerine ellerinin hareketini algılayan insan sesine benzer tınılar üreten bir ses sanatı ürünüdür. Bir elle ton, diğer elle ise nüans kontrolü sağlayan theremin, zamanında Igor Stravinsky ve Albert Einstein gibi bilim adamları ve müzisyenler tarafından da çalınmış ve kullanılmıştır. Günümüzde ise theremin virtüözleri arasında Carolina Eyck ilk sırada gösterilmektedir. İşte tam da Satie’nin, günümüzden yüz yıl önce, 1900’lü yıllarda dikkat çekmek istediği noktadır bu. Yani “müzik değil, sese odaklanmalıyız,” der Satie.
Satie’nin dikkat çekici eserlerinden en ilginç olanı, “Vexations” isimli bestesidir. Yaklaşık 1 dakika 40 saniye süren eserin orijinal ve ilginç yanı ise temanın yani aslında tüm eser tek bir temadan ibaret olduğu için eserin, 840 kez tekrar edilmesidir ki bu yaklaşık yirmi dört saat sürmektedir. Satie, mizahi bir yaklaşımla bu eserin başına, icracının eseri başarılı şekilde yorumlayabilmesi için performans öncesi uzun bir sessizlik ve hareketsizlik içerisinde istirahat etmesinin gerektiğini yazmıştır. Gerçekten, 1 dakika 40 saniye süren kısa bir eserin 840 kez art arda çalınması, başarılabilmesi en zor icralardandır. Tabii neden tekrarın 840 kez olduğu ise Satie’nin kendisi gibi esrarengiz kalmıştır.
15 Nisan 2011 günü, Nicolas Horvath tarafından Monte Carlo’da bulunan Entrepot Galerisi’nde yorumlanan Vexations, 24 saat boyunca canlı çalınırken kayda alınmış ve internetteki en uzun konser videosu olarak da tarihe geçmiştir. Eserin temasının çok kısa olması ilk bakışta kolay bir performans olacağını düşündürse de en zor yanı 840 kez tekrarı kaçırmamak ve tempoyu bozmadan 24 saat boyunca hem çalıp hem sayma işlemini gerçekleştirmek olmuştur. Hatta bazı yorumcular bir araya gelerek eseri takım çalışması halinde çalmış, bazıları ise 840 kopyayı önlerine koyarak, sayma işlemini aksatmadan eseri tamamlamaya çalışmışlardır.
Satie dinlediğimde hayal ettiklerim uzay, gezegenler ve bilinmezlikler olmuştur. Müziğinde kullandığı akor ve tonlar Satie’yi eşsiz ve tek yapan unsurlardır. Nasıl her bestecinin eseri kendi tarzını yansıtıyorsa, Satie’nin akorları da öyle duyduğunuz ilk anda bile “bu eser Satie’ye ait…” dedirtir.
Özetle, eğer hayal kurmak veya farklı bir şeyler üretmek için kendinize güzel bir ambiyans yaratmak istiyorsanız, tercihiniz kesinlikle esrarengizliklerin bestecisi Erik Satie olmalı…
Asya Canbay
Pingback: Caz ve Yaz - Gidivermek