Güzel bir üçlemeyle başladım bu hafta yazıma. Gitar denildiğinde eskilerin aklına ilk Rodrigo sonra da konçerto gelirdi elbette. Birazdan bu üçlüyü birleştireceğim ancak ilk olarak tek tek açıklamama izin verin. Bundan dört bin yıl öncesine dayanan gitar enstrümanının evrimi ilk olarak “Tar” denilen enstrümanla Pers döneminde başladığı düşünülür. Daha sonraları ise Ortadoğu ve Avrupa’da çeşitli şekillerde görülmüştür. Mesela Hindistan’da Sitar ve İspanya’da Gitar olarak şekillenmiş ve adlandırılmıştır. Gitarın İspanyol kültürüne entegre olmasıyla anavatanı da İspanya olarak kabul edilmeye başlanmıştır.
Peki, “Konçerto” nedir?
Konçerto, solist veya solistlerin orkestraya eşlik ettiği üç bölümden oluşan orkestral formdur.
Konçerto’un birinci bölümü hızlı ve çoğunlukla sonat formundadır. İkinci bölümü yavaş ve şiirsel, son bölümü ise hızlı ve yine rondo sonat formundadır. Gitar tarihi ve gelişimi itibariyle aslında çok yeni bir enstrümandır ve çoğu enstrümanın aksine orkestra enstrümanı (klasik) olarak değil solo olarak düşünülmektedir. İşte bu konçertolardan biri de “Concierto de Aranjuez”dir. Yani halk arasında “Rodrigo’nun gitar konçertosu”dur.
Konservatuarda genelde lisans mezuniyet sınavlarında bu konçerto icra edilmektedir.
İlk ve son bölümlerinden ziyade ikinci bölümünün tanındığı konçerto aslen çok da duygu yüklü bir hikaye barındırmaktadır içinde. Hikayeye değinmeden önce kısaca bu hikayenin çok değerli sahibinden bahsetmek istiyorum. 1901 yılında İspanya’nın Sarguntu kentinde doğan ve 1905 yılında yakalandığı difteri sonucu görme yeteneğini kaybeden Joaquin Rodrigo Vidre başına gelen bu trajediyi kendisini müziğe yönlendiren en önemli unsur olarak görmüştür. 1920 yılının başlarında mükemmel bir piyanist ve besteci olmayı başaran Rodrigo, 1938 yılında Santander Üniversitesi’nin yaz okuluna davet edilmiş ve orada gitarist Regino Sainz de la Maza ve Marques de Balarque Joaquin ile tanışmıştı. Bu sohbet esnasında Rodrigo gitar için bir eser yazma kararını verir ve bu “Concierto de Aranjuez”’dir.
Konçerto bildiğimiz üzere 3 bölümden oluşmaktadır ve ikinci bölümünün Rodrigove Victoria Kamhi isminde genç bir kızla olan trajik anısını anlattığı söylenmektedir. İstanbul doğumlu olan Victoria Kamhi ile Paris sokaklarında tanışan Rodrigo, bu genç kızın kalbini fethetmiş ve onun kendisiyle birlikte İspanya’ya yerleşmesini sağlamıştır. Victoria o kadar aşık olmuştur ki tüm kariyer ve ününü Paris’te bırakıp gitmek onun için hiç de zor olmamıştır. Birbirlerini bu kadar çok seven iki aşık çocuk sahibi olmaya karar vermişler, fakat Victoria ilk bebeğini doğuramadan kaybetmiştir. İkilinin bu acısı, Rodrigo’nun gitar konçertosunun ikinci bölümünde müzikal olarak görülmektedir.
Gitarist olarak bu eseri elbette ben de çalmıştım ancak eser bende hiç hatırlamak istemediğim bir anı bırakmıştı. 2015 senesinde yedi senedir büyüttüğüm dört ayaklı dostum Leon’u kaybetmiştim. Son günlerinde acılarını hissetmeden uykuya dalabilsin diye başucuna telefonumu koyar, Rodrigo’nun konçertosunun 2.bölümünü dinletirdim. Şu an yazarken dahi gözümün önüne getirmek istemediğim bir an ve kulaklarımda Rodrigo…
Ne tesadüftür ki eserin hikayesi ve benim anım bir şekilde ölümde buluşmuşlar. Bu konçerto anlam olarak o kadar derindir ki bir bütün olarak, hepimizi yürekten etkiler. Sanki eseri Rodrigo değil de siz üretmişsiniz gibi.
“Eskiler bilir” dediğim gibi siz de bilin tanıyın, hatta bu yazıyı okuduktan sonra bir daha dinleyin derim…
Asya Canbay