“Olduğum Yer” Üzerine

1 Nisan 2024

Buradan bakınca dünyanın bir ucunda dünyaya gelmiş ve sonunda hayatını sürdürdüğü yerde eline kalemi almayı seçmiş bir yazarın kitabı var şimdi elimizde. Hindistan’da doğmuş Jhumpa, küçükken o coğrafyadan ayrılıyor ailesi ile ve gittiği ülkelere de dillere de pek ısınamıyor; kendi tabiriyle ve ‘hiç bilmediği, öğrenmeye heves ettiği’ bir dilde yazmaya karar veriyor. Seçtiği dil İtalyanca; bir süre yaşadığı yer de İtalya… Sonradan öğrendiği bu dille yazdığı kitabı sonra kendisi İngilizce ’ye de çeviriyor.  Olduğum Yer’i, İtalyanca aslından Eren (Yücesan) Cendey’in yılların tecrübesiyle kurduğu dille Türkçe ’ye çeviriyor ve  kitap 2022 yılında raflarda yerini alıyor.

“ (…) hiçbir şeyi silmemiş yeni bir silgi almak için uğruyorum.

Bir kadın… Bu kadının bazı denemelerden sonra tek başına kurduğu hayatının çeşitli yansımalarını sayfalara, satırlara dökülmüş. Şehrinde kurulmuş bu yaşamın aslında çok da kolay olmayan işleyişinde içselleştirilmiş kabullenişleri ‘günlük’ tadında ‘anlık’ okuyoruz. Başlıklarda ‘olduğu yer’i anlatan, gelişimine de ortak olduğumuz bir anlatıcı var bu kitapta. Roman, şimdiye kadar okuduklarımızdan farklı bir kurgu ile çıkıyor karşımıza. Şehrini, yaşamını, seçimini, özlem ya da kaygısını hep bir ‘yer’ üzerinden gözlerimizin önüne seriyor. Öyle bir ‘her birimiz’ gibi ki, içiniz daha ilk satırlardan itibaren ısınıveriyor. Bu ısınma içe sızıverme işini çok içten bir anlatımla başarıyor başarmasına da, aynaya bakma ihtiyacı da yaşatıyor. Zira, her bölümlemeden sonra durup düşünüyorsunuz ve bir soru gözlerinizden işte o baktığınız aynaya yansıyor; “peki ben ne kadar gerçeğim kendimde, ben ne kadar samimiyim kendime?”

Uzaktan baktığınızda ‘vasat’ sayacağınız bir kadının; ‘olduğu yerde’ gözlemledikleri, yaşadıkları, düşündükleri ya da beklediklerini okudukça aslında hiç de vasat değil anlattıkları. Bir de ilgisizmiş gibi görünen bu aşlıklar altındaki satırlar, bir solukta okuyunca hayatın ilginç bir romanı oluyor. Dikkatli okur için ilgili bölümleri birleştirip metin içinde saklı ilginç metinleri keşfetmek de farklı bir zihin çalışmasına güzel bir yolculuk da demek.

Farklı bir coğrafya da olsa bizim için yazıldığı yer; bir kadın ve kadınlık hikâyesi bu kitap. Nerede olduğundan bağımsız yürek ağrısı, hayal kırıklığı ve iş yaşamında kadın olmak, yaşanan zorluklar veya önyargılar hep aynı sert dilde.

Hayat; çokça ayrıntıları görebilme, onlarında farkında olma ve bunları dile getirebilme cesaretidir ya, yazar Jhumpa Lahiri, cesurluğundan, çevirisinden de bize geçen duyguyla, asla ödün vermeden yazmış işte. Satır aralarındaki başarılı ipuçlarından ‘olduğu yer’ler sanki bizim de çok iyi bildiğimiz, mutlaka bir anımızın olduğu yerler. Çok benzer; bir o kadar da benzemez biriciklikte hepsi. Bu kitabın, yazarın İtalyanca yazdığı ilk kitap olduğu bilgisini heybemize katarsak nasıl bir cesaretten söz etmeye çalıştığımız da biraz daha netleşir muhtemelen. Ödül almış bu satırlar. Görece kısa ve fakat yoğun bu kitap.

Ailesinin geldiği yere de doğduğu yere de büyüyüp geleceğini inşa ettiği yere de ait hissetmemek ve ‘olduğum yer’i böylesi kısa; fakat kuvvetli cümle ve bölümlere sığdırmak ince ve özenli bir işçilik ister. Lahiri bu kitapla ‘işte budur’ dedirtiyor. Bu noktada ‘olmak’ sözcüğünün tüm çağrışımlarını da düşündürüyor anlatan aracılığı ile yazar. 1967 doğumlu Jhumpa Lahiri, bunca yılın deneyimini seçtiği kurgu biçimini özenle seçtiği sözcüklerle kısa cümlelerle bölüm bölüm önce gözlerimize sonra yüreğimize emanet etmiş.

“Öyle mi dersi? Bir dahaki gelişinde bana bunlardan getir, çok seviyorum.” diyor ve bir kedidilini ikiye kırıyor.” gibi bir cümleler dizgesi mutlaka sizin de hayatınızın bir yerine denk düşer, düşecektir de… Olmaya çalıştığınız, olmaya niyet ettiğiniz, olduğunuz ve olacağınız yerlerdeki ‘siz’in yolculuğunda hep gülümseme yok elbette. İnsan olmanın hallerinden zor bölümündeyseniz hele; kadınsanız yani… Fakat hep bir umut var. Bu kitapta satır aralarında hep bir ‘umut var. “Çünkü en nihayetinde ortamın, mekânın, ışığın, duvarların hiç önemi yok.(…) Birbirine aşina sıfatlara kendimi aşina buluyorum. İşte meskenim, işte beni doğuran kelimeler.” Bu alıntı, romanın sonlarında ‘Hiçbir Yerde’nin başından ve sonundan seçilmiş cümleler. Olduğunuz yer, nihayetinde toplanınca hiçbir yere de götürmüyor mu bizi. Ve o yerde bizi ayakta tutan da toplamıyla ‘umut’ olmuyor mu?…

Okunduğunda baştan sona iyi gelecek bir kitap…

Son söz niyetine; “Beni kitabım, sert gözlük kabım ve içinde pek az eşya olan bavulumla olduğum yerde bırakıyorlar.”

Olduğum Yer, Jhumpa Lahiri, Domingo Yay. (Çeviri: Eren Yücesan Cendey), 155 sayfa

N. Banu Gümüştüs

Yukarı