Çocukluğumda baykuş, bilmiş bilmiş bakan kocaman gözleri, insanı izleyen ciddi bakışları, ağaca tünemiş hareketsiz gövdesi ile beni çok etkilemiştir. Bugün de hala Kabataş’tan geçerken, Güzel Sanatlar Akademisi’nin parkındaki heykeli sanki beni izler; Akademi’nin sembolü olması nedeniyle orada olduğunu bilsem de kendimi sanki aramızda bir işbirliği varmış gibi hissederim. Sanatın sembolü olması nedeniyle favori imgelerimden biridir ve bilgi ile de ilişkilendirilmesi bana sanki sadece bilgiç görünümünden değil, biraz da her yönü görebilen bir bakışa sahip olmasındanmış gibi gelir.
Baykuş gece avlanıp gündüz dinlenen bir hayvandır. Belki biraz da bu nedenle, gecelerini sanata vakfeden mimarları, ressamları, heykeltıraşları anımsatır. “Herkesin göremediğini gece görebilen kuş” olarak yorumlanması da hep çok hoşuma gitmiştir. Çevremde, özellikle yaşıtlarım arasında, sakinliği ve hüzünlü bakışları nedeniyle sevilen bir kuştur. Bu ilgi giderek artmış olsa da, hatta son zamanlarda imgesi kadına dair aksesuarlarda kullanılıp heykelciklerinden koleksiyonlar yapılan hale gelmiş olsa da, bence değeri ancak yeni yeni bilinen, hala tam da anlaşılamamış bir kuştur.
Aslında doğada yırtıcı olan bu kuşun, gece uyumayıp boynunu iki yüz yetmiş dereceye kadar döndürerek kocaman gözleriyle öylece durup etrafı izlemesi, bana biraz da ermiş bir hali olduğunu düşündürür. Charles Baudelaire, “Baykuşlar” adlı şiirinde, “Kımıldamadan duracak onlar/Hüzün taşıyan saatlere dek/Orda, ışığı sürgün ederek/Açılacak yoğun karanlıklar” der ve ekler: “Baykuşlar bu haliyle bize der: ‘Yaşam bazen de durgunluk ister/Kargaşadan ve devinimden korkun’”.
Güneşe karşı gözü açık uçabilen kartalın tersine baykuş, güçlü ışınlara tahammül edemez. Bu özelliği onu bir gece kuşu haline getirdiği için de simgesel olarak ay ile ilişkilidir. Bu ilişkilendirilme, onu bilginin ve bilgeliğin de sembolü yapar. Fransız filozof yazar René Guénon’ın, “Işığın doğrudan algılanmasına (güneş) benzeyen ‘sezgisel bilginin’ tersine, yansıyan ışığın algılanmasıyla benzeşen (ay) ‘akılcı bilginin’ varlığı” diye ifade ettiği ayrımda baykuş, akılcı bilginin sembolüdür. Yunan mitolojisinde ise, Zeus ile hikmet tanrıçası Metis’in kızları olan, bilgeliğin bakire tanrıçası Athena’ya (ve Roma mitolojisindeki karşılığı Minerva’ya) eşlik etmesi nedeniyle derin bilginin, zekanın ve bilgeliğin simgesi olmuştur. Antik çağda Atina kentinin de sembolü haline gelmiş, dönemin paralarının bir yüzünde Tanrı Athena’nın yüzü, diğer yüzündeyse baykuş figürü yer almış, hatta bu gelenek günümüzde Yunanistan’da kullanılan 1 (bir) avrolara kadar sürmüştür. Oysa baykuş böylece Antik Çağ’da bilgeliğin simgesiyken, Ortaçağ insanlarının algısında devasa gözbebekleriyle uğursuzluğun simgesine dönüşmüş, baykuş görmek veya oldukça tiz olan sesini duymak ölüm habercisi kabul edilmiştir.
Doğada bitkilerle haşereleri yiyerek yararlı da olan bu kuşun uğursuz sayılması hareketsizliği nedeniyle gece aniden göze çarpması, kolay kolay fark edilememesi nedeniyle olabilir. Karanlıkla ışık arasında baykuş sanki yaşamla ölüm, iyilikle kötülük arasında bir bağ oluşturmaktadır. Bu çelişki ünlü ressam Picasso’yu da etkilemiş, alçıdan, seramikten birçok baykuş heykeli, baykuş gravürleri yapmasına neden olmuştur. Picasso, Vallauris Şapeli’ne dev boyutlarda yaptığı “Savaş ve Barış” adlı freskinin ortasında bir çocuğu kafasında bir baykuşla resmetmiştir. Aslında bu baykuş insanlığı tehdit eden savaş acılarının simgesi olan bir “Ölüm Baykuşu” değil koruyucu bir kuş olsa gerektir çünkü baykuş aslında ruhsal anlamda yaratıcılığı, eskiliği ve bilgeliği ile hem çok iyi bir izleyici hem de çok özel bir yol göstericidir.
Galiba bende yarattığı farklı çağrışımlar ve hakkında edindiğim bilgiler yıllar içinde baykuşa olan ilgimi ve beğenimi daha da arttırmış. İnsan bir nesne, bir hayvan ya da bitki ile ilgili bilgi sahibi olduğunda, o şey hakkında görüşleri ve duyguları değişebiliyor çünkü. Bu yüzden, baykuş yazımı okuduktan sonra, sizin de sanatın ve bilimin sembolü olan bu sempatik ve bilge hayvan hakkında olumsuz düşünceleriniz varsa değişebilir diye umuyorum.
Füsun Aygölü