Defne ağacının kokusu muhteşemdir, sert yapraklı olması ne görüntüsünü ne de kokusunu etkiler, üstelik çok da yararlı bir bitkidir. Bomonti ve Şişli’nin meşhur arka bahçelerinde endam eden bu hoş kokulu ve yararlı bitki uzun yıllar benim yaşadığım yerin arka bahçesinde de endam ederdi. Alt kat komşum, sağlığı yerindeyken, iki yıl öncesine kadar kış için defne yapraklarını toplar bizlere de paketleyip dağıtırdı. Bahçede yapılan bir inşaat sonrası bizim defne ağacımız yok oldu yerini beton duvara bıraktı. Komşum Seta ve ben gerçekten çok üzülmüştük. Ama çok ilginç bir biçimde hem ön hem de arka teras bahçemde akıllı kuşlarım ve özellikle kargalarım sayesinde saksılarımda iki defne ağacı yeşerdi ve bizleri çok mutlu etti. Küçük saksılarda Amerikan sarmaşıklarının dibindeki büyüme direncine de hayran bıraktı.
Defnenin ağacı kadar ismini de çok beğenirim, çevremde tanıdığım ve önemsediğim, sevdiğim küçüklü büyüklü çok Defne var. Beni çok etkileyen ve annesi Oya Abla ile dost olduğum yazlık komşularımdan, aramızdan ayrılan Defne’yi anmak isterim. Zarif ve naif olarak anımsadığım Defne’nin aramızdan ayrılışına hepimiz çok üzüldük. Eşi ile kardeşi Yaprak’ın, Defne’nin anısına oturduğu evin tam karşısına, çam ağaçlarının arasına diktikleri “Defne ağacı” ise bizler için çok duygusal anlamlar taşımakta. Artık sabahları önünden geçerken Defne’ye sanki günaydın der gibiyim. Acılarımızla baş ederken ya unutmak için bastırma mekanizmalarını kullanıp daha çok acı ile boğuşup her şeyi unutabiliriz, ya da metaforik/ sembolik imgeler yoluyla o acı ile baş etme gücümüzü arttırabiliriz.
Defne ağacının mitolojik hikâyesi ise oldukça ilginçtir. Zeus’un oğlu ışık tanrısı Apollon, ırmak kenarında genç ve güzel bir kız görür. Bu güzelin ismi Daphne’dir. Apollon onunla konuşmak ister ama o kaçar ve Apollon onu kovalar. “Kaçma seni seviyorum” diye bağırır. Daphne korku ile kaçmaya devam eder, tam yakalanacağı sırada durur ve ayağı ile toprağı kazır “Ey Toprak Ana, beni ört, beni sakla, beni koru” der. Bu içten yalvarışa karşılık olarak Daphne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Göğsünü gri bir kabuk kaplar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, ayakları ise kök olup toprağın derinliklerine uzar ve defne ağacı olur. Bunu gören Apollon ağaca sarılır ve “Sen bundan sonra benim kutsal ağacım olacaksın, solmayan ve dökülmeyen yaprakların başımın çelengi olacak, şarkı ve şiirlerde adımız yan yana olacak” der. Bu sözlere karşılık Daphne dallarını eğerek onu saygı ile selamlar. İşte o zamandan beri şiir ve zaferler defne dalları ile ödüllendirilir. İnanışa göre Daphne’nin gözyaşları hâlâ Hatay’da, Harbiye’deki şelaleleri oluşturmaktadır. Bu efsanenin kanıtlarından biri de Antakya arkeoloji müzesindeki “Apollon ve Daphne” mozaiğidir.
Edebiyat dünyasında özellikle şiirlerde defne imgesel olarak çok kullanılmıştır. “Felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin felsefesi/ Ve sahipsiz felsefenin ekmeğini / sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi./ Ekmeğin sahipsiz felsefesini / Felsefenin sahipsiz ekmeği. / Ve yıkıldı gitti Likya. / Hala yeşil bir defne ormanı altında” dizeleri ile Melih Cevdet Anday geçmişe çok anlamlı bir gönderme yapmıştır. Antik Yunan’da bu efsanenin birçok heykeli yapılmıştır. 1600’lü yıllarda Lorenzo Bernini’nin başyapıtı olan “Apollon ve Daphne” heykelini görenler figürlerin olayın o anında donup kaldığını düşünmektedirler. Işığın tanrısı Apollon, Yunan deniz tanrılarından Peneus’un kızı su perisi Daphne’ye aşık olmuştur, heykelde Apollon’un Daphne’yi yakaladığı an, efsanenin başladığı noktadır. Apollon’un Daphne ağaç olurken sarılışı çok ince işlenmiştir. Yine 1700’lerin başında ve 1800’lerde Etienne Leotard, Giaginto Gimignani ve Theodore Chasseriau gibi ressamlar da bu mitolojik ve dramatik hikâyeyi tablolarında resmetmişlerdir. Daniel Purcell ise “Apollo and Daphne: Air Adagio” şarkısı/aryasında bu dramatik efsaneyi müziğine aktarmıştır.
Defne yaprağının pek çok yararı var, solunumu açıcı ve sindirimi kolaylaştırıcı etkilerinin yanı sıra, antioksidan, yara iyileştirici, pek çok vitamin içerdiği özellikle de A vitamini bakımından çok zengin olduğu söylenir. Ama en çok da yemeklerimizin tadında etkindir. Sulu et ve tavuk yemeklerinde, balık buğulamada önerilir.
Defne’nin hem mitolojik anlamı ve yükü, hem yararları, hem de isim olarak yaşantımda ve anılarımdaki yeri çok fazla olduğundan bu satırları duygulanarak yazmaktayım. Biraz umut yeşertmesi, biraz doğa sevinci vermesi, biraz da geçmişte kaybettiklerimizi anımsatması nedeniyle bu yazının yeri bende çok ayrı diyebilirim.
Füsun Aygölü