Dünyanın Bütün Aynıları, Ayrılın!

11 Kasım 2016

Görüntülenme Sayısı: 0

Şehirliyiz. Yaşam alanlarımızda dibine kadar güvenliği severiz. Silindirli gömmesi, dıştan takması, sessiz serisi olsun en baba kilitler bile geceleri nereden geldiği belli olmayan sesler söz konusu olduğunda tıfıl kalırlar. Niye dersen, insan beyni gece dedin mi durur ve insanın o yumruk kadar kalbi ağzına taşınarak akli denge namına her şeyi talan eder.

Kış geldi. Küçükken evler korku filmi setine dönerdi bu mevsimde. Evlerde sıcaklık değişimi nedeniyle eşyalarda olan genleşmeyi çat pat anlatmaya çalışırdı büyükler, “Besmelesiz uyuma” tembihini de defaten atlamaksızın. Onlar da korkarlardı çünkü. O kilitlere ve besmelelere rağmen aklın açıklayamayacağı bir şeyler dönebileceğine için için inanırlardı. Böyle büyüdük, büyütüldük. Aynı kalmadık.

Korku da büyüdü ama

Bunu hiç hesap etmemiştik. Karanlıktan büyüdükten sonra korkmaya başlayan, hadi utanma kaldır elini! Evdesin. Yaşını başını da almışsın. Kapın öyle kilitli ki, dozer gelse zor yıkar. Ama… Korkuyorsun. Yok, genleşme vesaire değil sebebi. Bitmeyen uçak, helikopter sesleri, internetin gündem nedeniyle kesilmesi, sokaktan gelen öfkeli sesler, televizyonda sürekli akan karanlık yayın. İşte hakiki karanlığın yapıcıları bunlar. Ne yapacağız peki?

Ya dışındasındır çemberin ya da…

Şimdilerde herkesin yaptığını: Eşten dosttan oluşturulan bir çember için yeni nesil yaşam. Az huzura eyvallah ettik madem o zaman az insan, çok az insan. İşliyor mu? Hayır. İnsanız. Ayna severiz; bakmayı, içine, içimize bakmayı. İnsanız. Demek ki insan severiz, insandan vazgeçemeyiz. Tanımasak da insanı duyarız; acısını, sesini, seslerini. Birilerini sevmeyebiliriz. Doğru, sevmemeliyiz herkesi ve herkes de sevmemeli bizi. Fakat yamuk olan şu ki: Şu çembere sınır belirleyerek, giriş çıkışına kısıt getirerek mahvoluruz, oluyoruz da. Aynı kalmamalıyız. Nasıl mı? Dönelim hayal gücü ayarlarımıza.

İçeri kapat(ıl)makla çözülmüyor mesele

Güvenlik peşinde koşmaktan vazgeçmiyoruz, bu anlaşıldı. Kilitler bu yüzden varlar ve çok kıymetliler (!). Kendi yarattığımız hapishanelerde, kendi insanlarımızla bu yeni hayat tarzımızı oluşturuyoruz. Vicdanımızı da bir çekmece illa ki tutuyoruz. Tamam da, o çekmecenin her gün tozunu almakla bitmiyor o iş. Neticede o da kapatılmış oluyor.

Kaotik değil mi? Şaşırma. Şehirliyiz biz. Aynı değiliz ama ayrıyız. Özgürüz ama içeri kapatırız kendimizi, içimize içimize yaşarız. 140 karakterde bir çığlık atarız. Yaşam alanlarımızdaki güvenlik için didinir dururuz. Sonra gece olur. Uçaklar, helikopterler başlar hayatlarına. Gökyüzü aynı değil. Sen, ben nasıl aynı kalalım? Çoktan ayrılmışız hem. Ne denir şimdi başka? Dünyanın bütün aynıları, ayrılın!

Ayça Güçlüten

Özet
Dünyanın Bütün Aynıları Ayrılın
Başlık
Dünyanın Bütün Aynıları Ayrılın
Açıklama
 Şehirliyiz. Yaşam alanlarımızda dibine kadar güvenliği severiz. Silindirli gömmesi, dıştan takması, sessiz serisi olsun en baba kilitler bile geceleri nereden geldiği belli olmayan sesler söz konusu olduğunda tıfıl kalırlar. Niye dersen, insan beyni gece dedin mi durur ve insanın o yumruk kadar kalbi ağzına taşınarak akli denge namına her şeyi talan eder.
Yazar
Yayıncı
gidivermek
Yayıncı Logo
Yukarı