Tembel Yalnızlığınızı İnatla Yürüyüşe Çıkarın

17 Ekim 2017

Son zamanların okumalarından biri bu başlığı koyuverdi önüme. Werner Herzog’un Buzda Yürüyüş’ünden bahsediyorum. İnsanlar, kitaplar, fikirler, filmler, aşklar, ağaçlar, evler, hayat tarzları, hatta tabak çanak için bile duymaktan, okumaktan bıkıp usandığım bir niteleme var: Sıradışı. Herzog’un sineması için de (belki de anlaşılması zor olanı anlatmanın en kolaycı yöntemi olduğundan) kullanılır bu sözcük; kitabı da aynı betimlemeden nasibini almış. Bense bu derin anlatıyı büyüleyici, bir o kadar sarsıcı  bir sıradanlık olarak tanımlarım birileri bana sorsa. Soran olacağını sanmam ama kitaptan daha çok kişinin haberdar olması adına bir şeyler karalayabilirim diye düşündüm.

Buzda Yürüyüş, adıyla kendini açıklayan bir anı derlemesi/günlük. Yakın arkadaşı Lotte Eisner’in Paris’te ölüme epeyce yakın derecede hasta olduğunu öğrenen Werner Herzog yola koyulmuş. Sene 1974. Güzergah Münih-Paris. Ulaşım aracı ise adımlar, yani tabanvay. Alman Sineması’nın önemli bir sinema eleştirmeni olan Eisner’siz olamayacağına kanaat getiren genç Herzog (o sıralarda 32 yaşındadır ama birçok kısa filme ve belgesele imza atarak kendini göstermeye başlamış bir sanatçıdır) bu ölüme de mani olmaya karar verir. Bunu batıl inanç veya totem olarak da görebiliriz. Ben naif ve bir o kadar da tutkulu bir inat olarak değerlendirdim.

 

Bir sırt çantasıyla yola koyulan bir adamın notlarının, dahası amacının birçok insan için ilgi çekici olmadığına eminim. Ama Herzog’un gözlemlerinin hayalgücü ile kimi zaman ahenkli dansları, zaman zaman da sert düelloları müthiş, övgü sıfatları bile ayıp ve eksik geliyor. Aslına bakarsanız; öylesi bir yalınlık var ki bu yalnızlığı deşifre eden anlatıda, kendi çıplaklığınızla başka bir açıdan yüzleştiriliyorsunuz. İyi kitaplar, iyi filmler bunu yapabiliyor işte. Birkaç alıntı paylaşarak kaçıyorum. Bu kitaptan sonra tembel buldum kendimi ve çabasız, bir kadar da hayalsiz, belki de biraz da hayatsız. Daha çok yürümem lazım. Ve kendim için değil sadece. Ne de olsa ölmemesi gerekenler var. Ne de olsa bu darıdünyada salt kendimiz için yaşamaktan ötesi var. Kitabın Türkiye yayımcısı Jaguar Kitap’ın (Stendhal’dan ilhamla) şiarıyla sözü bitirip geçelim alıntılara. “Mutlu azınlığa”…

 

BUZDA YÜRÜYÜŞ

Alıntılar 

– “Nasıl da içinde oturduğumuz arabalara dönüştüğümüzü insanların yüzlerinden okuyabilirsiniz.”

– “… hareketsiz bir kuzgun gördüm. Çok sonraları bile hâlâ orada, kıpırdamıyor ve donuyor, yalnız ve kuzgun düşüncelerine dalmış olarak öylece tünemiş. İçimi kardeşçe bir his kapladı ve göğsümü bir yalnızlık hissi doldurdu.”

– “Tavşanlar ve sülünler. Bir sülün ruh hastası gibi davranıyordu, dans etti, döndü, garip sesler çıkarttı ama kur yapamadı. Kör gibiydi ve beni görmedi.”

– “Bugün yalnızlık diğer günlerden daha ağır basıyor. Kendimle çift mantıklı bir ilişki geliştiriyorum. Yağmur insanı kör bırakabilir.”

 

Ayça Güçlüten

Özet
Tembel Yalnızlığınızı İnatla Yürüyüşe Çıkarın
Başlık
Tembel Yalnızlığınızı İnatla Yürüyüşe Çıkarın
Açıklama
İnsanlar, kitaplar, fikirler, filmler, aşklar, ağaçlar, evler, hayat tarzları, hatta tabak çanak için bile duymaktan, okumaktan bıkıp usandığım bir niteleme var: Sıradışı.
Yazar
Yayıncı
gidivermek
Yayıncı Logo
Yukarı