KARANFİL

1 Ekim 2021

Karanfiller aklımda hep Küçükyalı’da, çocukluğumun bahçesinde, akşamsefalarının yanında, kırmızılı pembeli mis kokulu halleriyle kalıp geçmişe dönük düşlerimi süslemişlerdir. Pek çok çeşitleri olmasına rağmen ben iki cinsini çok severim. Birisi, bildiğimiz kıpkırmızı renkte ve simgesel anlamı insanlığa dair olanı; diğeri ise, “hüsnüyusuf” da denen, Çin karanfili türünde olanıdır ki bu cins, minicik ve kokuludur. Çin karanfiline Fransızlar “şair karanfili” derler. Bir zamanlar, yakın bir arkadaşımla Mayıs çocukları olarak birbirimizin yaş günlerini hüsnüyusufla kutlardık. Şimdilerde fuşya ve koyu pembe renkleri ile karanfiller çatı terasımı süslüyorlar. Böyle geçmişimizde kalmış, çocukluğumuzda bizi etkilemiş ve hala da duygulandıran kokuları ve görsellikleri daima özleriz; bu durum ölümle baş etmemizde önemlidir.

Karanfil umudun, insanlığın iyi bir yerlere geleceğinin habercisidir gerçi ama aynı zamanda bazen insanlık uğruna kaybettiğimiz kişilerin ayrılık törenlerinde buruk bir simge olarak da kullandığımız çiçektir. Gözümün önüne hep doksanlı yılların soğuk bir Ocak gününde Uğur Mumcu’nun Cağaloğlu yokuşundaki ayrılık töreni gelir. Türkiye’nin yetiştirdiği bu önemli gazetecinin karanfillerle sonsuzluğa uğurlanışını hep hatırlarım.

Portekiz’de, yetmişli yılların ortasında Salazar diktatörlüğü yıkılıp demokrasiye geçildiğinde, Georges Moustaki çok bilinen bir fadoyu “İdeallerinin gerçekleştiğini görmekten umudu kalmayanlara söyleyin, kırmızı bir karanfil yeşerdi Portekiz’de” sözleriyle yeniden seslendirmiştir. Fransız şarkıcı Barbara ise “Beyaz Karanfil” adlı şarkısında “Yıllar var ki bu yürek suskundu / bir karanfil yetti gözyaşlarına boğulması için” der.

Edebiyatla karanfilin ilişkisi, özellikle şiir alanında, çok yoğundur. Ahmet Haşim’den Nazım Hikmet’e, Aziz Nesin’den Edip Cansever’e, Selahattin Yolgiden’den Refik Durbaş’a pek çok şair karanfil üzerine şiirler yazmışlardır. Edip Cansever’in “Yerçekimli Karanfil” şiirindeki “Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte / Sen de bir başkasına veriyorsun, daha güzel / O başkası yok mu, bir yanındakine veriyor / derken karanfil elden ele.” dizeleri imgesel bir yaklaşımın şiirde olağanüstü yansımasıdır. Selahattin Yolgiden ise “Karanfil” adlı şiirinde, “Şimdi karanfillerin solduğu vazo ve masa ve ben yalnızız odada. / Gözlerimden kum akıyor. / Hem bu filmi geri almak da imkânsız, makinist söz dinlemiyor” der. Öte yandan, Tarık Dursun K. da  öykülerini, “Karanfilli Hikâye” kitabında toplamıştır.

Refik Durbaş, Cengiz Onural ile birlikte Yeni Türkü’nün en sevdiğim şarkılarından olan “Karanfil” in sözlerini yazmıştır: “Bir karanfil / yağsa yağmur / büyülense / yeniden dünya”.

Resim sanatında da karanfil çok kullanılmıştır. Karanfiller ve kadınlar ve vazoda duran karanfiller ünlü ressamların tablolarında pek çok kez resmedilmiştir. Işığı resimlerinde başarıyla kullanmasıyla bilinen Rembrandt’ın 1656 yılında yaptığı “Karanfil Taşıyan Kadın” tablosundaki boşluğa hüzünle bakan, beyaz boneli, yakalık ve manşet takmış kadın, sağ elindeki kırmızı karanfil, parmağındaki alyans ve bileklerinden görünen iç giysileri ile oldukça etkileyicidir. Fovist akımın öncüsü Matisse’in 1909 yılında yaptığı tabloda ise, yeşil zemin önünde ellerini birleştirmiş kadın göğsünde tek bir karanfil taşımaktadır. Van Gogh ve Manet karanfilleri vazoda resmetmişlerdir. Van Gogh’un karanfilleri kırmızı ve beyazdır, Manet’ninkiler ise kristal vazoda pembe karanfillerdir.

Doğrusu, karanfiller beni çocukluğumdan beri çok etkilemiş çiçeklerdendir. Hem anılarımdaki yerleri, hem de insanlığa dair simgesel anlamları ile bir yandan geçmişin izlerine çağrışım yaptırır, diğer yandan umuda gönderme yaparlar. Çocukluğumdan beri aynı semtte ve aynı mahallede yaşamamın bir şans olduğunu düşünürüm. Bunun pek çok nedeni vardır şüphesiz ama benim için en geçerli olanlarından birisi bu semtin dokusuna yerleşip temel taşı haline gelmiş olan insanlardır. Kendimi bildim bileli Pangaltı’da yürürken karşılaştığım karanfil satan çiçekçi “Kraliçe” de bu insanlardan birisidir. Ve her ne kadar Kraliçe artık ne yazık ki aramızda değilse de onu hatırlamak bile en az sattığı karanfilleri düşünmek kadar gündüz düşlerime ve geçmişe duyduğum özleme katkıda bulunur, beni mutlu eder.

Füsun Aygölü

Yukarı