“Devridaim” Üzerine

4 Kasım 2024

Mavilik dile geldi;

“Gülümse!”

Elinize alacağınız bu kitap, bir ilk roman. Ezgi Tanergeç, zamanlar arası geçişlerle kurgusunun orta yerine ‘su’yu koyup elden bırakılması zor bir roman yazmış.

Bu metinde; İstanbul’u, İstanbul’da suyun yolculuğunda semt semt ya da mekân mekân seyrediyorsunuz adeta. Bu şehri sokak sokak bilmenize de gerek olmuyor okurken. Kelimelerle gözler önüne getirilen bu yerlerdeki insanlar da şöyle bir baktığınızda sizin de hayatınızdan gelmiş geçmiş ya da hâlâ var olanlar. Anılarınızın bir yerinde sabitlenmiş insanlar aslında. Bir yerlerden dokunmuş size. İşin içinde ‘su’ varsa hele…

1868, 1968-1971 ve 2019 yılları zaman durakları… Bu yıllar; gözümüzün önünden geçen bütün kahramanların ‘su’ ve ‘taş’ın etrafında dolandıkları, sadece okuyucu olarak bizlerin o ilgiyi kurabildiğimiz kurguyla hatırlanıyor. Suyun döngüsü, taşın sapasağlam yılları, yolları aşması ve hafızalarında saklananları, ancak, onları anlayana iletmesi, kahramanların hayatlarının bir yanıyla kesişmesini de hazırlıyor.

Her yıl, o dönemin dilini de söz dizimini de çok güzel yansıtmış. Burada Ezgi Tanergeç’in bu konu üzerinde epey emek yoğun çalıştığının ve doğallıkla başardığının bir göstergesi altı çizilebilecek çok cümle var. “Gün bitiyordu. Aslında günün yalnızca dörtte birini tamamlayan insanlar, mesai saatine programlı hayatlarında bir günün sonuna geldiklerine kendilerini inandırmışlardı.” (s:15) mesela 2019 yılına işaret ederken özellikle büyük şehirde yaşayan ve bitmek bilmez bir koşturmaca içinde etrafına bakamayan insanların ‘cümle fotoğrafı’nı gözümüzün önünde bırakıveriyor. “Bak Zeliha Teyzenlerde su akıyormuş. İstersen rica edelim, orada alıver duşunu.” (s:125) cümlesiyle, sadece, o dönemin dilini değil; yaşanan pek çok olayını ya da rutinini de hatırlıyoruz. Bu koca şehrin çözülemeyen sorunlarından biri ‘susuzluk’ göz kırpıp geçiyor göz önünden… ‘Kahve istiyorum. Türk Kahvesi.” (s:133) günümüzde onlarca çeşidi olan ve çayla birlikte oldukça fazla tüketilen kahveler arasında neden kahvenin nereli olduğunu vurgulamamız gerektiğini düşündürüyor bir iki nefeslik. Kahvenin ve hemen yanında akla gelen çayın tadının iyi olamsının baş koşulunun suyun kalitesiyle de doğru orantılı olduğunu da geçiriveriyorsunuz zihninizden ve elbette kırk yıllık dostlukların temeli oluşunu “Türk kahvesinin.

Romanda, zamanında söylenememiş sözcüklerin, o sözcüklerin doğru yerlere yerleştirilip kurulamamış cümlelerin ‘geçen zaman’la insanın bağrında nasıl onulmaz yaralara denk düştüğünü de görüveriyorsunuz. Suyun şekillendirdiği ve fakat asla yok edemediği ve hatta başka formlara dönüştürdüğü taşlaşmış yaralara dönüştürdüğünü de fark edince kendinize bakmaktan alıkoyamıyorsunuz; geçiyorsunuz ayna karşısına.

Ezgi  Tanergeç, İzmir’de doğmuş, üniversiteyi de bu şehirde bitirdikten sonra çalışma hayatının bir bölümünü yaşamak için İstanbul’a gelmiş. O zaman zarfında biriktirdiği İstanbul izlerini, bu şehre biraz uzaktan bakarak ve fakat ayrıntıları da atlamadan bu romana taşımış. Medya ve basın danışmalığı yaptığı zamanlarda hayatında hep olan, haber, basın bülteni, tanıtım yazıları, röportajlar dili etkili kullanma özelliğini geliştirmiş. Devridaim’de, bu beceriyi siz de yaşayacaksınız. İlk satırlarda yazıldığı üzre bir ilk roman bu. Ödüllü bir ilk roman. 2022 Turgut Özakman ilk Roman Yarışması Birincilik ödülü. Bu satırlara bir not daha düşelim; bu roman 2024 Orkan Kemal Roman ödülünüz de kazandı. Bu açıdan bakıldığında merak uyandırabilir sizin için.

“’Gitmek, sadece bir eylemdir. Unutmak ise kocaman bir eylem’ demiş Nâzım. İkimiz de büyük büyük eylemler yaptık bu hayatta. Çektik gittik, terk ettik, uzun ve karanlık yollara girdik, kimilerine göre suç işledik. Gel gör ki esas kocaman eylemi yapamadık. Bizim aramızdaki aşk mı, kin mi? Sen bir isim vermeye çalışmış mıydın? Ben çalışmadım.” (s:236).. Aşk; su ve taş gibi devridaimde olamıyor, bitmiyor kimilerinde ve fakat ulaşamıyor da hedefine. Kalbe, ruha sığmıyor bir yandan; bir yandan da içine kaçıyor tozlu anıların…

Devridaim, bir tarihi roman değil; tarihe sırtını dayamış, ‘su’ ve ‘taş’ın yolculuğunu merkeze almış; kahramanların zamanda bulunduğu noktayı bize her açıdan işaretleyen bir roman.

Son kez niyetine, cümleleri romanın satırlarına verelim; “yıllar içinde anladım ki sen de ‘su’ gibisin. Bir yerde akıp başka yerdeki bir suya karışabiliyorsun.

Devridaim/ Ezgi Tanergeç, Bilgi Yayınevi, Mayıs 2023

N. Banu Gümüştüs

Yukarı