Künye
Yapım Yılı / Ülkesi – 1948 / İngiltere
Yönetmen– David Lean
Senaryo- David Lean, Stanley Haynes, (1837 tarihli Charles Dickens’in romanından)
Müzik– Arnold Bax
Oyuncular- Alec Guiness (Fagin), Robert Newton (Bill Sykes), John Howard Davies (Oliver), Kay Walsh (Nancy), Henry Stephenson (Mr. Brownlow)
Süresi– 116 dak.
ImDb Notu– 8.3/10
Yorum
Charles Dickens’ın 1838’de yazdığı aynı isimli romanından sinemaya uyarlanmıştır. Filmde 17. Yüzyıl Londra’sında kimsesiz ve yetim bir çocuk olan Oliver Twist’in küçük yaşlarda sokaklarda yaşarken başına gelenler dramatik tarzda anlatılmaktadır.
Film fırtınalı bir gecede hamile bir kadının eski bir yetimhaneye sığınarak gayri meşru gibi görünen hamileliğini sonlandırıp bir bebek dünyaya getirmesi ve ardından ölmesi ile başlar. Anne ölürken onun ve dolayısıyla bebeğin kimliğini/aidiyetini simgeleyen kolyesini bir hastabakıcı alır. Artık bebek kimliksizdir, kökleri ve aile aidiyeti yetimhaneye aittir.
Uzun yıllar, neredeyse dokuz yaşına kadar yetimhanede büyüyen ve ismi de orada konulan Oliver Twist zayıf ama güçlü, naif ama güvenli, zorluklarla ve haksızlıklarla mücadele edebilen asil görünümlü bir çocuktur. Yetimhanede yemek yerken bile önünden yemeği alınan, mağdur edilen ve hep istismara uğrayan, ama bir yandan da zorbalıklarla baş edebilmeyi de öğrenen bir çocuk olarak büyümektedir.
Yetimhane yöneticisi onu önce bir imalathanede pamuk ayrıştıran çocuk işçi olarak çalıştırır, ardından zengin bir tüccarın evine hizmetli olarak satar. Ancak evin oğlu Oliver’ı kıskanır üstüne suç atar. Bu durumda Oliver kaçar ve yürüyerek yedi saatte Londra’ya varır. Şehrin kalabalığında, yürümenin yorgunluğu ile şaşkın bir halde iken yankesici çetesinden olan ergen çocuklarca fark edilir ve aralarına alınır. Çete başı Fagin orta yaşlı, kambur ve abartılı bir burnu olan kötü bir kişidir. Onun ve çete üyesi çocukların yaşadığı yer kötü, bakımsız ve kasvetlidir. Fagin pis ve köhne bu ortamda Oliver’in diğer çocuklardan farklı olduğunu anlar. Ancak yankesiciliği bir oyun gibi dramatize eder ve onu diğer çocuklarla birlikte işi öğrenebilmesi için sokağa yollar. Çocuklar hırsızlık yaparken fark edilince kaçarlar, Oliver ise onların peşinden kaçarken yakalanır ve mahkemeye çıkartılır. Brownlow isimli yaşlı bir zengin adamı soymakla suçlanmaktadır. Oliver’ın mahkemedeki suçlamalar karşısında direnci zayıflar ve bayılır. Ayıldığında çok lüks ve temiz bir yataktadır. Onu önce doktor muayene eder, ardından yaşlı bir hanım dadı tarafından özenle bakılır. Onu kurtarıp evine getiren yaşlı adam ile aralarında dostluk gelişir.
İki yaşlı adam satranç oynamaktadır ve evin salonunda tablolar ve kitaplar vardır, o sırada Oliver’ın ilgisini bir tablo çeker, hoş bir kadının portresi vardır ve kadın filmin başında doğumda ölen ve boynundan kolyesi alınan kişinin ta kendisidir. Tabloda annesinin boynundan alınan ve kimliğini gösteren aynı kolye vardır. Oliver tabloyu dikkatle inceler, kolye ilgisini çeker, ancak konudan haberdar olmadığı için aidiyetine ait bir ipucu olduğunu bilmiyordur.
Bu arada, filmin ilerleyen sahnelerinde kim olduğunu sonradan anlayacağımız bir adam (Oliver’ın büyük üvey kardeşi) Edward Lanford Monkle aşağı tabakanın insanların gittiği bir gece kulübünde Fagin ile buluşur, Fagin ile çalışan Billy’nin sevgilisi fahişe Nancy gizlice onların konuşmalarını dinler. Monkle kardeşini ortadan kaldırmak veya onu kötü yola düşürüp babasından kalma mirasa kendisi konmak istemektedir. Oliver’ın annesine ait kolyeyi de rehinciden alıp nehre atar ve Oliver’ın annesi ile ilgili tek delili de yok eder.
Oliver’ı evine alan Brownlow ile arkadaşı, Oliver’ın iyi niyetli olup olmadığı üzerine iddiaya girerler. Bir gün Oliver’ı denemek için eline yüklü bir para verip, birisine kitap ve para götürmesini isterler. Oliver da memnuniyetle kabul eder. Ancak hırsızlık çetesinden olan fahişe Nancy ve sevgilisi Billy’nin yolda tesadüfen Oliver’ı görmeleri ile durum değişir ve onu yakalayıp tekrar Fagin’e götürürler. Oliver direnir, yaşlı Brownlow’a mahçup olduğu için çok üzülür. Nancy ise Brownlow’dan para sızdırmak için mi, yoksa fahişe olmasına rağmen annelik güdüleriyle mi onu serbest bırakma taraftarıdır ve çete liderleri ile tartışınca sevgilisi Billy tarafından öldürülür. Aslında Billy olayların tek tanığı köpeği de öldürmek istese de beceremez.
Oliver’ı koruyan yaşlı Brownlow polisle birlikte torununu aramaktadır. Duvarlara ilanlar astırır, adına para ödülü koyar ve çetenin yerini bilen, Oliver’ın dostu olan köpek onlara onun yerini gösterir. Halk olanları duyar ve Nancy’nin de öldürülmesi ile olaylar daha korkunç bir hale gelir. Halk güruh halinde çetenin olduğu yere gider. Filmin en önemli sahnelerinden biridir, köpeğin Oliver’ı bulması ve o yaşta bir çocuğun bir hırsız çetesindeki katil bir adam ile çatıdaki sakinliği ve mücadelesi çok etkileyicidir. Çetenin elemanları kapılara kalaslar koyup kaçma ve yakalanmama telaşındadır. Ancak Fagin ve öncesinde de üvey ağabey yakalanırken, Nancy’nin katili Billy, Oliver’ı alarak çatıya çıkar, tehlikeli anlardan sonra Billy de yakalanır. Oliver, meğerse akrabası olan Brownlow ve dadısına kavuşur. Ayrıca annesinin isminin de Agnes olduğunu ve babası ile birbirlerine aşık oldukları halde adam boşanamadığı için ayrı kaldıklarını, Brownlow’un Oliver Twist’in halasının kocası olduğunu öğreniriz.
Oliver on bir yaşına kadar yetimhane ve sokaklarda büyümüş, pek çok istismara uğramış ama her şeye rağmen iyi niyetini yitirmemiş, ruhsal direnci yüksek bir çocuktur. Bunun yanı sıra naif görünümüne rağmen oldukça mücadeleci olup yaşam savaşı vermiştir. Hırsları yoktur, hüzünlüdür ve herkese karşı fazla iyidir. Yaşam onun için her koşulda zordur ancak Oliver’ın her zorluğa rağmen dengeleri bozulmaz, yalnızca karakolda yapmadığı bir suçla itham edildiğinde, kendini ifade edemediğinde gücünü yitirir ve kalabalıklar içinde bayılır. Aslında bu bir konversif reaksiyondur, kendini ifade edememek ve suçlanmak onun dengelerini alt üst etmiştir. Ayrıca doğru dürüst beslenmiyordur ve vücut direnci de zayıflamıştır, bayılarak bir nevi yardım çığlığı atmaktadır. Filmin başından yakalandığı sahneye kadar sakin, zarif görünümlü, herkesin iyi olabileceğine inanan, istismarlarla mücadele eden bir çocuktur. Oliver bir hırsızlık çetesi ile ona iyilik yapan yaşlı adamın için mücadele etmeye çalışmıştır. Kendisine zorla o zengin evi soydurmak istenmiş, buna karşı durmuştur. Maruz kaldığı bunca kötülüğü hak etmediğini düşünen Nancy’nin de hayatı uğruna onu korumasının nedenlerinden biridir bu nazik ve mücadeleci yapısı. Özellikle çatıda Nancy’nin katili ile ilişkisi, sakinliği, halkın ve yaşlı adamın onun arkasında olması gibi nedenlerle güçlü durmaya çalışması ve ruhsal dengesini de koruması önemli ve etkileyicidir. Gerçek bir hırsız çetesi içinde hiçbir suça bulaşmadan kurtulması da dürüstlüğe olan inancı ile ilgilidir. Doğduğundan beri doğru dürüst, vicdanlı, güvenilir ve rol modeli olmadan böyle bir süper egonun onda gelişmiş olması da oldukça ilginçtir.
Dickens’ın 1838’de yazdığı bu romandan o dönem Londra’sındaki açlık, sefalet ve sınıflararası uçurumun bugüne kıyasla ne kadar fazla olduğu anlaşılmaktadır. Film de o dönemin Londra’sını, sokağın kötülüklerini ve özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük kişilerin kabalığını ve zorbalıklarını masalsı bir abartı ile yansıtmaktadır. Bugünün dünyası ve sokakları, sosyal adalet ve eşitlikler hala sağlanamadığı için her ne kadar Dickens’in yaşadığı dönem kadar olmasa da yine korkutucudur ve son zamanlarda gittikçe kötüleşmektedir.
Füsun Aygölü