Yılbaşı Sepetindeki Albümler

18 Ocak 2021

Covid-19 salgınının henüz insanlık için ne anlama geldiğini analiz edebildiğimize inanmıyorum. Bana sanki 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşadığımız aşırı tüketime yönelik savurgan hayatın sonu göründü gibi geliyor. Karamsar değilimdir ama hem evimiz yerküreye karşı anlayışsızlığımız, hem kaynak savurganlığı, hem de siyasal/toplumsal gelişmeler (Trump gibi biri ABD’de başkan seçildi, bu bile başlı başına âlâmet olmalı!) dünyada sorunların artacağı gerilimli bir döneme gireceğimizi gösteriyor.

Biri çıkıp, 20. Yüzyılda insanlık iki büyük savaş felaketi yaşamış ama sonunda işler bir şekilde yoluna girmiş derse fazla itirazım olmaz, bu bir döngüdür ama unutmamalı, dünyanın sahip olduğu kaynaklar yüz yıl önce bu kadar savurganca sarfedilmemişti.

Neyse…

Aslında bu yazıdaki amacım bu sene ‘yılbaşı sepeti’ sembolizminde şu sıralar dinlemek isteyebileceğiniz güzel albümlere kapı aralamaktı, öyle de yapacağım zaten ama lafa başlarken insan aklının derinlerindeki kuşkuları paylaşmadan edemiyor zira hayal dünyasında değil, gerçek dünyada yaşıyoruz ve sekiz aydır salgın yüzünden burnumuzu kapıdan dışarı çıkaramayacak hale geldik ama hep söylenir ya, müzik iyi gelir diye, işte, bu yazıdaki öneriler böyle bir fayda sağlayabilir.

Gelin birlikte bakalım…

Caz tarihinin üç büyük ismi; Dizzy Gillespie, Thelonious Monk ve Ella Fitzgerald’ın doğumlarının yüzüncü yılı 2017’de görkemli etkinliklerle kutlanmıştı (Time dergisine kapak bile oldular). İşte, bu etkinliklerden biri Ella Fitzgerald’ın 1934 yılındaki ‘Amateur Night’ gecesinde Apollo Theatre’da ilk kez sahne alıp şan şöhrete kavuştuğu geceyle yüzüncü yılı birleştirerek düzenlenen konserdi. “Ella 100: Live at Apollo” isimli konser tıpkı 86 yıl önceki gibi yine Apollo Theater’da gerçekleşmiş ve gecede The Count Basie Orchestra önünde Patti Austin, Ayo, David Allen Grier, Cassandra Wilson, Ledisi, Lizz Wright, Monica Mancini, Brian Nova gibi solistlerin katılımıyla eşine az rastlanan bir gösteriye dönüşmüştü. İşte, bu gecenin kaydı Concord firması tarafından 2020 başında albüm olarak yayınlandı. Gecenin açılışı, sahnede Ella’yı canlandıran Andra Day’in performansıyla başlamıştı. Her ânı, her şarkısıyla anlaşılan güzel bir gece olmuş. Albümü tavsiye ederim.

Caz tarihinin olduğu kadar 20. Yüzyılın ve bugünün de en önemli müzisyenlerinden Keith Jarrett’ın geçen Mart ayında felç geçirdiği haberi herkesi fazlasıyla üzmüştü. Atlatır, yine sahnelerde inanılmaz doğaçlamalarını dinleriz derken Mayıs ayında ikinci kez felç geçirdiği haberi bütün ümitleri yerle bir etti. Bizzat sanatçı kendi sesinden ‘bundan sonra canlı müzik yapamayabilirim’ diye açıklama yapınca iyice karamsarlığa düştük. Her ne kadar uzman bir ekibin elinde tedavi gördüğü söylense de yine bizzat kendisi ‘çalmayı baştan öğreniyorum’ diyerek sürecin zorluğunu özetlemişti. Tam bu sıralarda ECM firmasının Jarrett’ın son Budapeşte konser kaydını albüm olarak yayınlaması teselli olsa da büyük sanatçıyı bir daha sahnede izleyememe ihtimali oldukça üzücü. İşte, “Budapest Concert” albümü bu gelişmeler ışığında ayrı önem kazandı ve çok sayıda yazar ve eleştirmen konser kaydını yılın albümlerinden biri ilan etti. Biten yılın en dikkat çeken albümlerinden olduğu muhakkak, sadece bu olay nedeniyle değil, içindeki müziğiyle de öyle.

2020 yılına dair bizden de bir albüm öne çıktı. Hem de nasıl önemli bir çalışma. Malum, her sene sonbahara damga vuran Akbank Caz Festivali tıpkı benzeri diğer festivaller gibi salgın nedeniyle gerçekleşemedi. Ama Akbank ve organizasayonu yapan Pozitif’çiler yine de yıla damga vuracak bir fikir geliştirdi ve Akbank’ın sağladığı bütçeyle “Dün Bugün Yarın” adı verilen 3 LP ve 80 sayfalık lüks basım kitaptan oluşan özel bir set hazırlayarak festival döneminde müzik dünyasına duyurdular. Bu albümün fiziki gösterişi kadar içeriği de aynı güzelliğe sahip. Normal şartlarda festival bu sene 30. yılını kutlayacaktı, bu albüm elbette festivalin yerini tutmaz ama içinde Akbank Caz Festival tarihinin 30 yılında yer almış Türkiye’den seksene yakın caz müzisyenini orijinal besteler eşliğinde buluşturması da kendi başına önemli bir gelişme.

Bu albümün başlı başına Türkiye caz tarihinin son 30 yılını özetleyen kapsamlı bir sunum olması yanında ciddi bir referans teşkil etmesi, caz sanatçılarımızın eriştiği beste ve performans seviyesini gösteriyor olması çok önemli. Bu sebeple, belki yeni baskısı yapılmayacak arşivlik bu çalışmayı dikkate almanızı tavsiye ederim.

Amerikan caz sahnesinin ikibinli yıllarına damga vuran isimlerinden biridir kontrbasçı Christian McBride. Onun bir müzisyen olarak etkisi sadece iyi bir kontrbasçı olmasından öte vizyoner biri olmasından geliyor. Normalde şu an ortalıkta şüphesiz binlerce iyi kontrbasçı varken onu diğerlerinden ayıran kuşağının önde gelen isimlerini organize ederek bir nevi caz girişimcisine dönüşmesi. Mesela, 95 yaşındaki George Wein gibi kurucu bir ismin güvenini kazanarak 64 yıllık köklü Newport Jazz Festival’in artistik direktörlüğünü aldı. Yanısıra, 2011 yılında kendi Big Band’ini kurdu ve hayatta tutmayı başardı. O günden bugüne orkestrasıyla en az üç albüm kaydetti. Üstelik, bu albümleri caz geleneklerini gözeten bir misyona sahip kıldı. Bu önemli sanatçının orkestrasıyla kaydettiği son albüm ise “For Jimmy, Wes and Oliver” oldu. Bakın, bu üç isim de birer caz mirası sanatçılardır. Ellilerin ve altmışların unutulmaz organisti Jimmy Smith, gitarist Wes Montgomery ve tenor saksofoncu Oliver Nelson adına kaydettiği albüm yıla damga vuran kayıtlardan biri oldu.

Anlaşılan o ki, siz de hepimiz gibi yeni yıla evde ailenizle gireceksiniz. Aslında salgın belki de sırf bu gece için aileleri biraraya toplayarak tek iyiliğini yapmış olabilir, tıpkı çocukluğumuzdaki yılbaşı geceleri gibi. Gecenin ilerleyen saatlerinde bir fırsatınız olur da bu albümlerden birini dinlerseniz eğer iyi bir müziğin sizi beklediğinden emin olun. Herkese sağlıklı ve mutlu bir yıl dilerim.

Feridun Ertaşkan

Yukarı